Aldoskta burdaydı...
GELİDONYA FENERİ;
Akdeniz kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya deniz Feneri 1934 yılında Antalya’ nın Kumluca ilçesi Taşlık burnunda Tarihi Likya yolu üzerinde inşasına başlanmış 1936 yılında hizmete açılmıştır. 227 metrelik rakımıyla Türkiye’ nin en yükseğe konumlanmış feneri olan Gelidonya Feneri sivri kayalıklar üzerine ulaşımı oldukça zor olan ve günümüzde bile elektrik ulaştırılamadığı için elle kurularak çalıştırılan bir deniz feneridir.
Fenere ulaştığınız zaman denizin beş adalarla ( Gelidonya adaları ) birlikte oluşturduğu alabildiğine gizemli ve vahşi güzellikler karşısında ürpermemek mümkün değildir. Tarifi zor duyguların yaşandığı bu noktada zamanın durduğunu hissedersiniz. Belki de burası adı henüz konmamış bir masal ülkesidir. Doğanın yalnızlığında çam ağaçları kokuları arasında Akdeniz güneşiyle yıkanan Gelidonya Feneri,
Türkiye’ nin en etkileyici en güzel manzaralı deniz feneridir.
Kısa bir hatırlatma
Sahilden sola doğru çıkan patika bir hayli dik.
Çamlarla kaplı patika birkaç keskin dönüşün ardından dik bir çıkış yapacak.
İşte gelidonya Feneri …
Çantalarınızı hemen oradaki çardağa bırakıp doğru fenere gidin.
Saatleriniz 17-00 / 18-00 ‘i gösteriyorsa Fenerin bekçisi Mustafa ‘ yı görün. Ona babasından ,
Babasına da dedesinden kalan bu mesleği büyük bir keyifle sürdüren Mustafa size,
Hiç üşenmeden feneri gezdirecektir.
Kısa süre önce evlenip çocuk sahibi olan Mustafa ‘ yı yakalayamazsanız , fenerin kapısının önünde bulunan duvarın üstünden atlayıp kapıyı içerden açın.
Konukseverliğiyle hatırladığımız Mustafa ‘ nın önerisidir bu:
Sakın çekinmeyin ! Fenerin tepesinden önünüzde uzanacak manzarayı sözle tarif etmek mümkün değildir.
Güneşin batışına, rüzgarların deniz üstündeki oyunlarını seyre dalıp gidin.Sol tarafınızdaki kayalık alanın adı Suluada. Mustafa ‘ nın anlattığına göre içimi içimi olağan üstü lezzetli bir tatlı sı kaynağı varmış adada.
Fenerin ön tarafından ilerlerseniz büyük bir ada çayı ormanına girersiniz. Gece burada konaklayacaksanız. Açık denize bakan bu alan ,oldukça rüzgarlı oluyor. Yanınızda çadır varsa mutlaka kurun.Mustafa size fenerin içindeki sedirlerle kaplı bu odada kalmanızı önerecektir.Seçim yapmak size kalmış.Ama gece yarısı fenerin arka tarafına dolanıp, bir yanıp bir sönen fener lambasını , yıldızları ve yakamozlu denizi seyretmeyi sakın unutmayın. Gece fenerin tepesine çıkarsanız, fener lambasının gerçekte hiç sönmediğini , sadece kendi çevresinde döndüğünü görüp şaşıracaksınız.
Büyük bir gürültüyle uğuldayan rüzgarın sesi , korkutucu olduğu kadar büyüleyicidir de.
Bu uğultuların ,aslında kayıp denizcilerin fısıldaşmaları olduğuna dair söylentiler vardır.
Gerçek olmadığını bilseniz de , sesleri bir süre sonra bu şekilde yorumlamaya başlayabilirsiniz.
Fethiye ‘ den Antalya ‘ ya tarihi Likya yolu.
MASALLAR ADLA BAŞLAR: GELİDONYA FENERİ
Hangi mevsim yada günün hangi saati olursa olsun,
Gelidonya Feneri’ ne girip tırmandığınız an bir masal dünyasına gireceksiniz.Tek sözcük dökülmeyecek ağzınızdan.Sulu Ada, Şeytan Adaları mavinin arkasındaki büyülü noktalar gibi görünecek size.Çardağa oturduğunuzda güneş yükseliyorsa bir masal sabahının neye benzediğini anlayacaksınız.Eğer sağınızdan kızıla bulanıyorsa ortalık, bu kez de bir masal akşamını yaşayacaksınız demektir.Yani çardağın üstünde, günler günleri kovalarsa hiç şaşırmayın, masal bu.Kötü devler bile yok bu masalda.
Bir güneş nasıl bu kadar hüzünlü batabilir?
Bir gece nasıl bu kadar mavi olabilir? Aniden çıkan rüzgar la ağaçların, güneşin önünde ya da gecenin mavisi içindeki oyunları nasıl bu kadar güzel olabilir.
Bütün bunları seyretmek için Fenerin tepesine çıkın. Her masalda olduğu gibi Fener bekçisinden izin almayı unutmayın. Fenerin bekçisi, onun çocuğu ve bu masalın prensi Mustafa, sizin büyüyü yakalamayı istediğinizi anlayacak ve izin verecektir.Şimdi küçük avluya açılan demir kapıyı açın.Sonra sağdaki kapıdan içeriye yönelip merdivenlere gidin.Karşınızda bir gemiden düşüp karaya vuran, şimdi burada içki sofrası olarak kullanılan Japonca yazılı levhayı göreceksiniz.Merdivenlerden çıkarken soluğunuzu tutun, yukarıdan bir yerden rüzgarın uğultusunu işittiğinizi zannedeceksiniz ama yanılıyorsunuz. Masalı aydınlatan fenerin sesidir bu. Çarkların üstünde dönen fenerin ışığı, beslendiği gazı yakarken böyle homurdanır; sanki içinizi bir korku kaplamıştır. Sanki hazine Ada’ sının kötü kahramanı Kaptan Flint aniden ortaya çıkıp çengelli eliyle, tahta bacağının üstünde dikilip ünlü şarkısını söyleyecek gibidir:
‘’ Her yedi dalgadan biri büyük olur ve üç şişe rom…’’
Ama siz bu masalın kahramanısınız, size hiçbir şey yapamaz.Onun yanından geçip küçük kapıdan dışarı çıkın. Rüzgarın gerçek gücü yüzünüzü yalasın. Denizci gecelerinin ışığı sizi okşayıp gecenin mavisine dalsın. Bu dediklerimi yaşayın. Bu masala inanın.
Şairin dediği gibi ‘’masala inanmayan gerçeğe inanır mı?’’
A.Hamdi Tanpınar
Dermir attık Gelidonya Feneri ne, ay kavuşana yıldızlar kaybolana kadar burdayız…